17 Ağustos 1999’da meydana gelen ve resmî kayıtlara göre en az 17 bin 480 kişinin yaşamını yitirdiği deprem, Türkiye’nin kentsel risk yönetimi gündemini kalıcı biçimde değiştirdi. 26. yılda uzmanların ortak mesajı, “tehlike geçmedi, hazırlık hızlanmalı” yönünde.
Yer bilimcilere göre Marmara’daki asıl baskı, Silivri açıklarından Yeşilköy’e uzanan Kumburgaz segmenti ile Adalar’ın güneyindeki Adalar segmenti üzerinde. Bu iki hattın her biri onlarca kilometre uzunluğa sahip ve enerji biriktiren “kilitli” bölgeler olarak tanımlanıyor.
Tek segment kırılması: Kumburgaz segmentinin tek başına kırılması halinde büyüklüğün 7.2’nin üzerine çıkabileceği; Adalar segmentinin tek başına ise yaklaşık 6 mertebesinde bir deprem üretebileceği değerlendiriliyor.
Eşzamanlı/ardışık kırılma: İki segmentin birlikte kırılması durumunda büyüklüğün 7.6 seviyesine kadar yükselebileceğine dikkat çekiliyor.
Afet yönetimi uzmanları, Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolunda kırılmayı bekleyen parçalar nedeniyle, 7’nin üzerindeki bir depremin İstanbul’u çok ciddi şekilde etkileyeceğini yineliyor. Ayrıca Gemlik Körfezi’nin güneyindeki hattın da uzun süredir büyük deprem üretmediği ve Marmara genelini etkileyebilecek bir risk taşıdığı hatırlatılıyor.
1999’dan bu yana Türkiye genelinde yüz binlerce sarsıntı kaydedildi; bu tablo, büyük depremin zamanını söylemese de, enerji birikiminin sürdüğüne işaret eden bir arka plan sunuyor.